Anasayfa  | �leti�im Metin Soylu Facebook Metin Soylu Twitter

 

 
YAZAR HAKKINDA K�TAPLAR ELE�T�R� CEVAP KONFERANSLAR AFET OKULU R�PORTAJLAR BASIN ODASI
 
   Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir tüm seçkin kitapevlerinde!      Piri Reis Haritasý'nýn Þifresi ÇIKTI!     
 



  Murat Karadað Ýle Röportaj



Röportaj: Gazeteci Yazar Metin Soylu

Babamý “Petrol Gerçeði”ni Deþifre Ettiði Ýçin Öldürdüler


Tarih: 22.12.1973… Raif Karadað, dünya petrollerinin þifrelerini otuz yýl süren titiz araþtýrmalarýyla ortaya koymuþ hatta petrol için insafsýzca kan akýtan emperyalist bazý ülkelerin gizli planlarýný Türkiye’de dönemin cumhurbaþkanýna ülke menfaatleri açýsýndan sunmak istemiþti. Hazýrladýðý bu raporda Türkiye’nin elindeki milli servet petrolleri hakkýnda da oldukça gizli bir takým bulgulara ulaþtýðý biliniyordu. Ancak; hazýrladýðý raporu, dönemin cumhurbaþkanýna sunmak için Ankara’ya gittiðinde bir gece öncesinde, son derece sýhhatli bir þekilde kaldýðý otel odasýnda esrarengiz bir þekilde ölü olarak bulundu. Petrol Fýrtýnasý’nýn yazarý merhum Raif Karadað’ýn oðlu Murat Karadað ile tüm bu yaþanan süreci konuþtuk. 1968 yýlýnda “Petrol Fýrtýnasý” adlý kitabýn ilk çýktýðý yýllarda babasýnýn sürekli ölüm tehditleri aldýðýný söyleyen Murat Karadað “Bir gün evde ders çalýþýrken çarþafýn altýnda bir býçak ve balta fark ettim. Babama sorduðumda birileri tarafýndan tehdit edildiðini bu yüzden korktuðunu belirterek, býçak ve baltayý güvenlik gerekçesiyle sakladýðýný bana söyledi.” diyor.

-Babanýzý kaybettiðinizde kaç yaþýndaydýnýz?
Murat Karadað:
Babam Raif Karadað’ýn ölüm haberini aldýðýmda 22 yaþýndaydým. Ortaokul ve lise hayatýmý babamla ayný odada o yazdýðý tüm kitaplarýn masasýnýn tozuyla, daðýnýklýðý ile birlikte yaþadým. Babam çok iyi osmanlýca bilirdi. Hem tercüme ederdi hem de yazardý. Bütün kaynak kitaplarý eski Türkçe idi. Bu yüzden tarihi çok iyi bilirdi. Bugün öðretilen yanlýþ tarihin tamamýný aslýnda biliyordu. Gezmeyi, eðlenmeyi, spor yapmayý ve arkadaþlýk yapmayý çok severdi.

-Babanýzýn Petrole merakýnýn aslý nedir?
Murat Karadað:
1964 yýlýnda dönemin Sanayi Bakaný Mehmet Turgut idi. Ayný yýllarda hatýrladýðým kadarýyla Deniz Baykal, petrolleri millileþtirme davasýna girmiþti. Türkiye’de o yýllarda bir hareketlilik yaþandý. Bunun üzerine Sanayi Bakaný Mehmet Turgut rahmetli babamý Ankara’ya çaðýrdý. Telgrafýný halen saklarým. Babam daha sonra Ýstanbul’a döndüðünde bana dedi ki “Murat devlet bana bir görev verdi. Beni yakýn bir zamanda petrollerle ilgili sahalarý dolaþtýracaklar. Bu konuda özel bir çalýþma yapmamý istiyorlar.” Babam 15bin kilometre yol yaptý. Bu petrolleri millileþtireceðiz ama nasýl? Ýþte babam Raif Karadað bu sorularla yola çýktý… O çok milliyetçi bir insandý. Aylar sonra geri döndüðünde “Murat çok yanýlmýþýz. Petrollerin millileþtirilmesi mümkün deðil…” dedi.

“100 yýllýk petrolümüz var”


-Yani devlet, babanýza petrollerle ilgili araþtýrma yapmasý için görev mi verdi?
Murat Karadað:
Evet... 15 bin km yol sonrasýnda babam tüm bu yaþadýðý olaylarý deðerlendirerek petrollerin millileþtirilmesi projesinin mümkün olamayacaðýný anlamýþtý. Hatta tüm bu deðerlendirmelerini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bazý milletvekillerine petrol konusunda brifing de vermiþti. Babam Raif Karadað, petroller konusunda yaþadýðý bir gerçeði de benimle paylaþtý; “Bizim Türk petrollerinden iþçinin birisi yaralanýyor. Bizim petrol bölgemizde bu adamý hastaneye götürecek araba yok. Birkaç yere telefon ediliyor ama nafile… Amerikan þirketi haber alýyor birkaç dakika içerisinde özel bir helikopter bölgeye iniyor, yaralý Türk’ü alýp hastaneye götürüyorlar. Söylediði þey yabancýlar tarafýndan birçok kuyu açýldý, açýlan kuyularýn hepsi petroldür. Gelecek zamanda “tekrar açýlacak” diye yine Amerika ve Ýngiltere tarafýndan hepsi kapatýldý.” Babam öleli 42 sene oluyor. Söylediði sözlerden biri de “Murat aslýnda 100 yýllýk petrolümüz var.”

-Babanýz Raif Karadað ölüm tehditleri mi alýyordu?
Murat Karadað:
Rahmetli babam 1968 yýlýnda “Petrol Fýrtýnasý” adlý kitabýný baskýya verdi. Kitap çýktý ama o çok huzursuzdu. Çünkü sürekli ölüm tehditleri alýyordu. Ancak tehdit mektuplarýnýn nereden geldiðini bilemiyorduk. Dünya devletlerinin neden bu kadar saldýrdýklarýný þimdi tekrar tekrar bu eseri okuduðumda aklým kesiyor. Bakýn “Petrol Fýrtýnasý” adlý kitapta yazýlanlar bugün aynen yaþanýyor. Petrolleri ele geçirmek için önceleri Irak iþgal edildi. Þimdilerde ayný saldýrý Libya, Ýran ve Suriye’ye yapýlmýyor mu? Babamýn Ýngiliz sefirleriyle birkaç münakaþalarý olduðunu iyi biliyorum. Ýngiliz sefiriyle kitap ile ilgili de atýþtýlar “yazýlarýn yanlýþ” diye...  Babam da “O zaman tekzip edin bende kanýtlarým” diye sert çýkmýþtý.  Çünkü babam kitapta onlara çok sataþýyordu, Ýngilizlerin yaptýðý oyunlarýndan dolayý. Bir gün babamla sohbet ederken bana petrolle ilgili “Murat, hiç bir þey yapamayýz. Dünyaya teslim olmuþ bu petroller. Ne Ýran kalacak ne Irak kalacak. Hepsini tarihten silecekler.  Çünkü Amerika bu petrolü almaya mecbur. Japonya, Çin birçok ülke buna mecbur. En büyük trost Amerika...  Bütün sermaye Amerika’ da, ama arkadaki asýl ülke ise Amerika deðil Ýngiltere’dir.”derdi. Bunun yaný sýra bir gün arabayla babamý öldürmek için ezmeyi denediler ama baþaramadýlar. Benim babamla ilgili unutamadýðým en derin ayrýntým; Bir gün evde ders çalýþýrken çarþafýn altýnda bir býçak ve balta fark ettim. Babama sorduðumda birileri tarafýndan tehdit edildiðini bu yüzden korktuðunu belirterek, býçak ve baltayý güvenlik gerekçesiyle sakladýðýný bana söyledi. Baþka bir günde nacak (küçük balta) gördüm. Kapýnýn arkasýnda lobut (beyzbol sopasý) vardý.

-Babanýza devlet tarafýndan Petrol araþtýrmasý haricinde de görev teklif edildi mi?
Murat Karadað:
Evet… 1964 senesinde babam gazeteciydi.  Süleyman Demirel’in babamý Ankara ‘ya çaðýrdýðýný biliyorum. Babam Ankara’ya gitmeden Demirel’in telgrafýný da bana göstermiþti. Süleyman Demirel, babamý basýn ateþesi olarak Yunanistan’a göndermek istemiþti. Yaklaþýk bir saat kadar konuþmuþlar. Demirel elinde bir tesbih ile babamýn karþýsýnda “ Bana yardýmcý ol, seni basýn ateþçisi olarak göndereyim.” demiþ.  Babam ise bunu kabul etmemiþti. 

Aile Doktorumuz:“Raif Karadað’ý Zehirlediler”

-Babanýzý ölmeden önce Ankara’ya kim davet etti ya da davetten de ziyade devlete sunmak için bir rapor mu hazýrlayýp sunmaya gitti. Çünkü Ankara’ya görüþmeye gittiðinde otelde ölü bulundu. Ýþin aslýný anlatýr mýsýnýz?
Murat Karadað:
Babamý Ankara’ya ilk Süleyman Demirel çaðýrdý. Pazar akþamý Ankara’ya gitti. Pazartesi günü Süleyman Demirel ile görüþmesi vardý. Ayný hafta içerisinde Perþembe günü de Cumhurbaþkaný Cevdet Sunay ile bir görüþme yapacaktý.  Ankara’ya her gidiþinde Ulus’ta bulunan ve þimdiki ismi “Yeni Otel” eski adý ise “Cihan Palas” da kalýrdý. Otelde bulunan müdür dâhil olmak üzere herkes ile yakýn dostluklarý vardý. Cenazeyi almaya gittiðimizde otel müdürü bize “Murat bey, burada þüphelenecek bir olayýmýz yok. Biz onunla kardeþ gibiydik. Anahtarý cebine koyar gider gelirdi. Biz kendisinden odasýnýn anahtarýný dahi istemezdik.” dedi.
Babamýn cesedi üç gün sonra hizmetli tarafýndan odasýnda bulundu. Hizmetli babamý, yüzü dönük bir þekilde yataðýnda ölmüþ halde görmüþ. Ölümündeki en ilginç þüphe ise baþ ucunda babama ait olduðu iddia edilen kalp ilacý varmýþ. Ve bu ilaç içerisinden bir tane alýnmýþ. Hatta ölüm raporunda “eski kalp hastasýdýr “ ifadesi kullanýlmýþ. Ölümün neden þüpheli olduðunu þöyle ifade etmeliyim ki; Benim babam oldukça saðlýklý bir insandý. Kalp hastasý olma ihtimali asla yok. Eðer böyle bir þey olmuþ olsa bunu en yakýn oðlu olarak ben zaten bilirdim. Býrakýn beni gazeteci en yakýn dostlarýndan en kötü ihtimal birisi bilirdi. Her þeyi bir tarafa býrakýn aile doktorumuz Yavuz Bey vardý. Babamýn ölüm raporunu Dr.Yavuz Bey’e götürdüðümde þok oldu. Çünkü kalp hastasý olsa  aile doktorumuz ve 30 yýllýk babamýn yakýn dostu Dr.Yavuz Bey “ Murat, babanla olan dostluðumuz bakidir. Kalp hastasý olsa benim mutlaka haberim olurdu. Onun birileri tarafýndan zehirlenerek öldürüldüðünü düþünüyorum. Çünkü ölüm tehditleri aldýðýný bana söylemiþti.” dedi.
Bende bunun üzerine olayý araþtýran Savcýdan babamýn Otopsi yapýlmasýný esas ölüm nedeninin aydýnlatýlmasýný istedim. Ama yapmadýlar. Savcýya herþeyi anlatmama raðmen savcý bana “Babanýn öldürüldüðüne dair elinde bir ispat var mý?” diye garip bir soru sordu. Yahu 22 yaþýndayým. Polis deðilim savcý deðilim. Nasýl ispat edeyim. Bu iþ polisin savcýnýn iþiydi. Konu hiçbir þekilde aydýnlatýlamadý.

“Gazeteci Dostlarý Þaþkýndý”

-Peki babanýzýn mesai yaptýðý gazeteci meslektaþlarý olayý nasýl karþýladý?
Murat Karadað:
Babam Raif Karadað’ýn gazeteci dostlarý olayý öðrendiklerinde hepsi birden itiraz ettiler. Çünkü herkes babamýn gayet saðlýklý olduðunu kalp hatasý veya ilaç kullanýyor olsa mutlaka gazeteci dostlarýndan birininin bunu fark edeceðini söylediler. Gazeteci Nejdet Sevinç’in Ýngiliz servisleri hakkýnda araþtýrmasý vardý. Ýngilizlerin geliþtirdiði ve hiç anlaþýlamayacak þekilde kalp krizi geçirten ilaçlarýnýn olduðunu yazardý. Bu ilaçlar kiþiye enjekte edildikten sonra ölen þahsýn kalp hastasý olduðunu dahi ispat edecek ilaçlarýn varlýðýný söylerdi.

-Babanýz Raif Karadað’ýn ölüm haberini siz hangi ortamda aldýnýz?
Murat Karadað:
Acý haberi öðrendiðimde Nejat Uygur’un tiyatrosunu izliyordum. Tiyatro oynanýrken adýmý anonsla dinledim. Ýki sivil polis ve basýndan biri beni bekliyordu. Amcam da geldi ve biz ilk orda öðrendik. Atatürk’ün eski hazine bakaný Abdülkadir Renda’nýn  kardeþi Cihat Renda benim eniþtemin olur. Eniþtem geldi ve  bizi alýp Ankara ‘ya götürdü. Sabahleyin savcýya çýktýk. Babam üç gün boyunca odasýnda ölü olarak kaldýðýndan dolayý Savcýlýk ilk önce Ýstanbul’a defnetmeme karþý çýktý. Çok ýsrar ettiðim için cenazesini eski bir arabaya koyup Ýstanbul’a getirdik. 1960 yýlýnda Pendik’te Tekel’e ait tütün deposu babam Raif Karadað’ýn özel çabalarý sonucunda yýkýlarak yerine Pendik Camisi’nin ilk temelleri atýlmýþtý. Pendik Camisi’ni babam Raif Karadað yaptýrdý. Ve babamý Ýstanbul’da defnetmeden önce cenaze namazýný da Pendik Camisi’nde kýldýrdýk.

-Raif Karadað’ýn ölümünün ardýndan sizi baþka üzen bir baþka þey oldu mu?
Murat Karadað:
Süleyman Demirel’in davranýþlarý… Çünkü rahmetli babam Süleyman Demirel’in ve ayný hafta da Cumhurbaþkaný Cevdet Sunay’dan gelen davet üzerine Ankara’ua gitmiþti. Ben bir gün Süleyman Demirel ile bir yemekte konuþma fýrsatýný yakaladým. Süleyman Demirel’in elini öpüp kendisine “Beni tanýdýnýz mý?” diye sordum. Demirel’in yanýtý “Hayýr!” oldu. Bunun üzerine “Ben Raif Karadað’ýn oðlu Murat Karadað, babam þüpheli bir þekilde otel odasýnda öldü. Ben bu konuda olayýn araþtýrýlmasý için size iki kez mektup yazdým. Neden bana geri dönüþ yapmadýnýz?” dedim. Bunun üzerine Süleyman Demirel bana hiç bir þey söylemedi. Ve sessizce çekti gitti...

-Raif Karadað’ýn otel odasýnda ölü olarak bulunmasý, onun meþhur kitabý Petrol Fýrtýnasý’ndaki bir olay ile yakýn benzerlik gösteriyor gibi... Çünkü kitapta, 1920 yýlýnda Amerika Birleþik Devleti’ndeki Reis-i Cumhur Mr. Harding’in otel odasýnda esrarengiz bir þekilde ölü olarak bulunuyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Murat Karadað:
Haklýsýnýz… Aslýnda bu olayýn ayrýntýsýný babamýn kaleme aldýðý Petrol Fýrtýnasý’ndan okumak gerekir…


“BÝR REÝS-Ý CUMHURUN ÖLDÜRÜLMESÝ

1920 yýlýnda, Amerika Birleþik Devletleri’nde Cumhuriyetçi Parti iktidarda idi. Ýktidar partisinin reis-i cumhuru ise, memleket politikasýný gayet iyi bilen Mr. Harding idi. Petrol iþleri ile biraz alakadar olanlar Cumhuriyetçi Parti’nin, seçim sýralarýnda masraflarýnýn hemen tamamýný Rockefeller’in kurduðu dev petrol tröstü Standard Oil’un karþýladýðýný bilirler. Standard Oil bu bakýmdan Amerika’nýn iç ve dýþ siyasetinde büyük nüfuza sahiptir. 1920’lerde ise bu þirket, Amerika’nýn dâhili ve harici siyasetini tamamen elinde bulunduruyor, kendi menfaatleri istikametinde rahatça sevkedebiliyordu. Seçimlerde Standard Oil’un desteklediði Cumhuriyetçi Parti adayý Dr. Harding, reis-i cumhur olur olmaz, ilk iþ olarak bu tröstün idarecilerinden ve tröst içinde geniþ nüfuza sahip olan Mr.Hugheus’u Hariciye Vekaleti (Dýþiþleri Bakanlýðý) müsteþarlýðýna getirdi. Bu tayin ile Standard Oil, bilfiil Amerika’nýn harici siyasetinde söz sahibi oldu. O yýllarda Amerika Birleþik Devletleri’ni Beyaz Saray deðil, Standard Oil umumi merkezi Empire Building’te oturanlarýn idare ettiðini söylemek, zannederiz ki büyük bir mübalaða deðildir.

 

Standard Oil, reis-i cumhur Harding’in yaþadýðý 1923 yýlýna kadar Amerika Birleþik Devletleri’nde hâkim-i mutlak ve Harding de bu tröstün bir icra vasýtasý oldu. I. Dünya Harbi’ne Almanya tarafýndan adeta girmeye zorlanan ve meþhur Monroe Doktrini’ni terkeden Amerika Birleþik Devletleri, dünya siyasetinde tesirli bir unsur, kuvvetli-kudretli bir devlet olmak istiyor; fakat Standard Oil’in, kendi petrol menfaatleri istikametinde yaptýðý müdahaleler ile buna muvaffak olamýyordu. Bu müdahaleler, Amerika haricî siyasetinin zayýflamasýna, hedefinden uzaklaþmasýna, dolayýsýyla reis-i cumhur Harding’in harcanmasýna yol açýyordu. Bu müdahaleler, Amerikan seçmeni nazarýnda Cumhuriyetçi Parti’yi de zaafa uðratýyordu. Reis-i cumhur Harding her gün biraz daha zayýflýyor ve prestijinden kaybediyordu. Nihayet, öyle bir an geldi ki Harding, Standard Oil’in müdahalelerine rest çekti ve sýrtýný bu dev tröste çeviriverdi. Ve... Ýþte bu andan itibaren, Amerikan reis-i cumhuru Harding kaderini bizzat kendisi tayin etmiþ oldu.

Standard Oil, büyük masraflar karþýlýðý iktidara getirdiði bir zatýn birdenbire kendisine yüz çevirmesine ve dünya petrol siyasetindeki mevkisinden uzaklaþtýrýlmasýna göz yummak niyetinde deðildi. Onun için, Harding’e tazyik etmeye baþladý; fakat reis-i, cumhur þahsiyetini iktisap etmiþ, bütün tazyiklere karþý koymuþtu. Lakin, çok geç kalmýþtý. Hem de öylesine geç kalmýþtý ki kaderini deðiþtirmek için yapabileceði herhangi birþey kalmamýþtý.

Standard Oil, Amerika Birleþik Devletleri’ne, bütün köprü baþlarýna yerleþtirdiði adamlarý ile tamamen hâkimdi. Reis-i cumhur Harding, Standard Oil’i, dünya petrol hâkimiyetine götüren yolda ya destekleyecek, Amerika devletinin ordusunu, donanmasýný, hava kuvvetlerini bu tröstün siyasetine yardýmcý kýlacak yahut da kaderine rýza gösterecekti.

Reis-i cumhur Harding, Standard Oil’den gelen önceleri uzlaþtýrýcý, sonralarý tehditkâr teklifleri, Amerika Birleþik Devletleri’nin menfaatlerine aykýrý bulduðu için reddetmiþti.
Bu vadide yapýlan bütün açýk ve gizli müzakereler, bütün gayretler neticesiz kaldý. Harding, Standard’a karþý dayatmýþ ve son sözünü söylemiþti: Artýk petrolcülere hizmet etmeyecekti. Reis-i cumhur Harding’i böyle bir direnmeye sevkeden sebeplerin dayandýðý temelleri tamamen tesbit etmek mümkün deðildir. Fakat, yukarýda Standard’ýn, izahýný yaptýðýmýz müdahale ve tazyiklerinin bu direnmede büyük payý olduðunu da gözden uzak tutmamak icap
eder. Her ne olursa olsun Harding’in kararýnýn ve kararýný devam ettiren mücadelelerinin kendisine pek pahalýya mal olduðu da bir gerçektir; zira, bu mücadele sonunda Harding, maðlup olmakla kalmamýþ, hayatýný da kaybetmiþtir. Reis-i cumhur Harding, direnme kararýný verdikten, Standard’a sýrt çevirdikten sonra Amerika’nýn iç ve dýþ siyasetlerinde esaslý deðiþiklikler yaptý.

Harding’in yeni siyaseti, Ýngiltere ve Avrupa devletleri ile dostâne münasebetler kurmak esasýna dayanýyordu. Bilhassa, Ýngiltere ile ihtilaf yaratmasý muhtemel meselelerde çok dikkatli ve titiz davranýyordu. Standard Oil, reis-i cumhurun yeni siyaseti karþýsýnda, dünya petrol hâkimiyetinin elden çýktýðýný görünce, reis-i cumhura karþý gayet sert, fakat gizli bir mücadeleye karar verdi. Standard’ýn açtýðý bu mücadele cidden korkunçtu. Reis-i cumhurun aleyhine baþlatýlan neþriyat, halk efkârý üzerinde çok geçmeden tesirini gösterdi.

Harding, sanki her taraftan çember içine alýnmýþtý. Etrafýndaki itimat ettiði, güvenilir kimseler her gün biraz daha azalýyor ve kendi tabiri ile “etrafýný bir ihanet þebekesi” sarýyordu. Amerika reis-i cumhuru o hâle gelmiþti ki, etrafýnda bulunan insanlardan sýkýlýyor, onlardan kaçýyor, âdeta inzivaya çekilmek ister gibi bir tavýr takýnýyordu. Her gün artan bu tazyikler karþýsýnda reis-i cumhur Harding biraz daha bunalýyordu. Ýþ o hâle geldi ki Amerika Birleþik Devletleri’nin en büyük insaný, Washington’u bir müddet için terketmeye ve bütün bu tazyiklerden ve etrafýndaki hasým telakki ettiði insan çemberinden kurtulmak ister gibi, hatta hiç kimseye haber vermeden uzaklaþmaya, hiç olmazsa bir müddet dinlenmeye karar verdi. Reis-i cumhurun gittiði yeri hemen hiç kimse bilmiyordu; tabii birkaç yakýný müstesna. Bu birkaç yakýndan bir tanesi Ayan azasý Daughtery idi. Harding’in, Standard Oil’un icra vasýtalarýndan birisi olan bu zatýn bizzat tayin ettiði bir mahalle gittiði sonradan öðrenilmiþti. Baþkan, Birleþik Devletler’in kuzeyine istirahat etmeye gitmiþti; fakat, bu gidiþ onun sonu oldu. Reis-i cumhurun yeri öðrenildikten bir-iki gün sonra, Amerika’daki haber ajanslarýnýn, gazetelerin telefonlarý harýl harýl çalýyor, telgraflar dünyanýn en uzak memleketlerine meþum bir haber ulaþtýrýyordu. Bu haber, Amerika reis-i cumhuru Harding’in ölüm haberi idi. Reis-i cumhur neden ölmüþtü?

Gerçi ecelin önünden hiç kimse kaçamazdý; fakat, bu zamansýz ölüm de normal kabul edilemezdi. Ajanslar ve gazeteler her ne kadar Harding’in ani ölümünün zehirli bir böcek ýsýrmasýndan ileri geldiðini resmî açýklamaya uyarak bildirmiþ ise de, ölüm sýrasýnda baþkanýn yanýnda Standard Oil petrol tröstünün ileri gelenlerinden birisi olan Daughtery’nin bulunmasý birçok söylentilere yol açmýþtý. Bu ithamlar karsýsýnda ise Daughtery susmayý tercih ediyordu; fakat, bu arada sesini çýkaran ve dünya efkâr-ý umumiyesine duyuran birisi vardý. Bu ses, müteveffa baþkanýn karýsýnýn sesi idi ve itham ediyordu. Hakikaten Mrs. Harding yaptýðý bir basýn toplantýsýnda, resmî makamlarýn baþkanýn zehirli bir böcek tarafýndan ýsýrýlmasý sonucunda öldüðünü teessürle bildirmiþ olmalarýný þiddetle reddetmiþti. Mrs. Harding, resmî makamlarýn bu sözlerini reddetmekle de kalmamýþ, ortalýðý velveleye veren bir ithamda da bulunmuþtu. Bu ithama göre, kocasý zehirli bir böcek tarafýndan ýsýrýlýp ölmemiþ, kendilerine alet olmak istemediði birtakým müesseseler tarafýndan zehirletilmek suretiyle öldürülmüþtü. Bu iddia korkunçtu. Müteveffa reis-i cumhurun karýsý hangi müesseselerden bahsediyordu?

Sarih olmamakla beraber, Harding’in karýsýnýn kapalý bir þekilde itham ettiði müessese, kocasýna reis-i cumhurluk kapýlarýný açan tröst, yani Standard Oil idi. Fakat, ne gariptir ki, ortaya atýlan bu iddiaya ve ölenin Amerika Birleþik Devletleri reis-i cumhuru olmasýna raðmen, herhangi bir aksü’l-amel görülmedi. Resmî makamlar, Amerika Birleþik Devletleri Adliye Bakanlýðý sanki bu iddiayý duymazlýktan geldi ve hiçbir harekette bulunmadý. Bu suretle, petrol için ölen meçhul milyonlarýn yanýna bir de reis-i cumhur ilave edilmiþ oldu.”

-Raif Karadað’ýn MHP’nin ilk parti ismi olan Milliyetçi Köylü Partisi’nin ilk tüzüðünü yazan kiþi olduðu doðru mu?
Murat Karadað:
Evet..Rahmetli babam Raif Karadað, MHP’nin ilk ayaðý olan Milliyetçi Köylü Partisi’nin kurucularýndandýr. Bu partinin teþkilatý ilk kez Caðaloðlu’nda ufak bir yerde kurulmuþtu. Rahmetli Alparslan Türkeþ, babam Raif Karadað’ý çok severdi. Þimdi Milliyetçi Köylü Partisi kendisini daha iyi geliþtirdi ve adýný MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) olarak deðiþtirdi. Zaten þimdiki MHP’nin tüzüðü de yine babamýn hazýrladýðý o tüzüktür.

Dip-Not: Kaynak göstererek (www.metinsoylu.com) doðrudan yayýnlanabilirsiniz... 





 
 
Metin Soylu'nun hangi kitabýný daha baþarýlý buluyorsunuz?
Hepsi
Afet Okulu
Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir
Piri Reis Haritasý'nýn Þifresi
  
 
 

 

ANA SAYFA YAZAR HAKKINDA K�TAPLAR ELE�T�R� CEVAP KONFERANSLAR AFET OKULU R�PORTAJLAR �LET���M
Siteden yararlan�rken gizlilik ilkelerini okuman�z� tavsiye ederiz.
� 2024 T�m haklar� sakl�d�r.
�zinsiz ve kaynak g�sterilemeden yay�nlanamaz.


�izginet & Mehmet CAN