Anasayfa  | �leti�im Metin Soylu Facebook Metin Soylu Twitter

 

 
YAZAR HAKKINDA K�TAPLAR ELE�T�R� CEVAP KONFERANSLAR AFET OKULU R�PORTAJLAR BASIN ODASI
 
   Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir tüm seçkin kitapevlerinde!      Piri Reis Haritasý'nýn Þifresi ÇIKTI!     
 



  Mehmet Bican Ýle Röportaj

Özel Röportaj: Gazeteci Yazar Metin Soylu


“ÇERKEZ ETHEM HAÝN DEÐÝL, VATANSEVERDÝ”

Gazeteci-Yazar Mehmet Bican… O, Türk siyasi tarihimizin en saygýn ismi… Son iki yýlda yakýn siyasi tarihimize iliþkin “28 Þubat’ta Devrilmek” ve “Terörle Sýnanmak” adlý kitaplarýyla kamuoyunda en çok konuþulan kiþi haline geldi. Çünkü yazdýðý kitaplarla eski baþbakanlarýmýzdan Tansu Çiller dönemindeki Türkiye’nin en önemli sorunlarýný, “terör” ve “darbe” konularýný baþbakanlýk basýn müþaviri olarak bizzat yaþayarak, okuyucuya yalnýzca gerçekleri cesur kalemiyle anlattý. Duayen gazeteci Mehmet Bican ile yeni kitabý “Çerkes Eniþte” adlý aný-romaný üzerine çok özel bir röportaj gerçekleþtirdik. Bu yýl Kafkas Göçü’nün 150. yýlý sebebiyle gündeme gelen Çerkes Ethem ile ilgili Bican “Çerkes Ethem ve çevresindekiler hain deðil, birer kahramandýr.” diyor.

-“28 Þubat’ta Devrilmek” ve “Terörle Sýnanmak” adlý kitaplarýnýz tarihe ýþýk tutacak özellikte kapalý kapýlar ardýnda gerçekleþen olaylarla ilgiliydi. Þimdiyse, “Çerkes Eniþte” adlý bir romanla okuyucu karþýsýndasýnýz. Bu romanýn sizce önemi nedir?
Mehmet Bican:
“Çerkes Eniþte”ye ben, sadece roman deðil, “aný-roman” diyorum. Bu eserimdeki olaylarýn tamamý gerçektir, yaþanmýþtýr. Burada, daha önceki 2 kitabýmda olduðu gibi gerçekleri yazarken, bir yaraya da parmak bastýðýmý söyleyebilirim. O yara, Çerkes Ethem yarasýdýr.

-Yani bu romanda bizim bildiðimiz Çerkes Ethem olayý mý anlatýlýyor?
Mehmet Bican: Hayýr… Romanda Çerkes Ethem var ama asýl kahraman Çerkes Ethem’le birlikte Yunanistan’a iltica eden Refik adlý bir Çerkes’dir. Tabu sayýldýðý için 90 küsur yýldýr yeterince tartýþýlmayan ve bu nedenle kafalarda hep soru iþaretleri halinde kalan Çerkes Ethem olayý, deðiþik bir pencereden, Çerkes Refik’in penceresinden anlatýlmaktadýr.

“Eserimi Tarihi Gerçeklerle Bütünleþtirdim”

-Nasýl? Özetler misiniz? Ya da, romanýn kýsa bir özetini yapar mýsýnýz bize?
Mehmet Bican: Açýkçasý bu eserimi tarihi gerçeklerle bütünleþtirdim. Romanýn kahramaný Refik, Biga postanesinde telgrafçý olarak görev yaparken, Ankara’dan Miralay Ýsmet Bey’in çaðrýsý üzerine makine baþýna gelen Çerkes Ethem’le tanýþýr. Yýl, 1920. O günleri hatýrlayalým… Yurdun büyük bölümü iþgal atýndadýr. Ýzmir’e çýkan Yunan kuvvetleri hýzla Ege içlerinde Ankara’ya doðru ilerlemektedir. Büyük kurtarýcý Atatürk, Ankara’da yurdu düþman istilasýndan kurtarmak için çalýþmakta. Ege’de ve Anadolu’nun kimi yörelerinde Kuvây-ý Milliye henüz oluþmamýþ. Ancak halk, baltasý, küreði; bulabildiyse tüfeðiyle düþmaný durdurmaya çalýþýyor. Özellikle Ege’de Efeler Yunan kuvvetlerine düzenledikleri baskýnlarda büyük baþarý saðlýyorlar. Kuvâ-yý Seyyare, yani seyyar kuvvetler o tarihte faaliyete geçiyor. Baþýnda da, Osmanlý’nýn bir subayý, Balkan Harbi’nde yaralanýp Bandýrma’daki köyüne çekilen Çerkes Ethem var. Ýþte Biga postanesinin genç telgrafçýsý kahramanýmýz Refik, Çerkes Ethem’le tanýþtýðýnýn ertesi günü Yunan Ýþgal Kuvvetleri’yle çarpýþan Kuvây-ý Seyyare’nin bir neferi olarak silah kuþanacaktýr. Refik, Ankara’dan, baþta Mustafa Kemal Paþa ve Miralay Ýsmet Bey’den, garp cephesindeki komutanlardan telgraf makinesine düþen mesajlarýn þifrelerini çözen, Ethem’in telgraf-telefon haberleþmesini saðlayan usta bir yardýmcýsýdýr artýk. Refik, Ýzmir’den Ege içlerini yakýp yýkarak iþgal eden düþmaný durdurabilmek, bu arada Ýngilizlerin parasal yardýmý ve Ýstanbul Hükümeti’nin emriyle örgütlenen Anzavur kuvvetlerinin Ankara’ya yürümelerini önlemek, baþta Yozgat Ýsyaný olmak üzere Ege ve Anadolu’daki bazý isyanlarýn bastýrýlmasý amacýyla çalýþan Çerkes Ethem’in yanýndan hiç ayrýlmayacak, onunla birlikte Yunanistan’a iltica edecektir. 

-Neden?
Mehmet Bican:Çerkes Ethem’in neden Türkiye’den ayrýldýðý, tarihimizin önemli sayfalarýndan biridir. Mustafa Kemal Atatürk de, Nutuk’ta bu olaya geniþ yer vermiþtir. Olay kýsaca þudur: Ethem’in Atatürk’le arasý, Yozgat Ýsyaný’nýn Kuvây-ý Seyyare tarafýndan bastýrýlmasýndan sonra bozulur. Kütahya dolaylarýndaki Ethem kuvvetleriyle Kuvây-ý Milliye fýrkalarý arasýnda silahlý çatýþma yaþanýr. Ýlk meclis, Çerkes Ethem’i hain ilan eder. Ethem, meclisin bu kararý üzerine biri milletvekili olan iki kardeþiyle birlikte Yunan Ýþgal Kuvvetleri’ne teslim olurken, Refik de ayný yolu izler. Refik, Yunanistan’daki hayatýna Gümülcine’nin Þapçý kasabasýnda artýk Kemal Paþa’nýn neferlerine silah sýkan bir “hain” olarak devam edecek, eski hayatýný herkesten gizleyecek ancak hiçbir þekilde unutmayacaktýr.

-Çerkes Refik’i Yunanistan’da ne gibi olaylar beklemektedir?
Mehmet Bican:Herkesten sakladýðý, Türk askerlerine karþý Çerkes Ethem’in yanýnda savaþmasý, Türkiye’den kaçýp Yunan askerlerine sýðýnmasý; Refik’in, Yunanistan ve 1955’ten sonra Türkiye’deki hayatý boyunca hep “korku”su olmuþtur. Romanda bu korku masalýmsý bir þekilde anlatýlmaktadýr…



-Nasýl? Ne demek masalýmsý?
Mehmet Bican:Meselâ þöyle: “Eskiden kurtlar koyunlarla yürür, aslanlar kaplanlar kimseye saldýrmazlarmýþ. Kuþlar yýrtýcý, yýlanlar zehirli deðilmiþ, insan elinden beslenirlermiþ hep. Kimse kimseden, tüm mahlûkat hiçbir mahlûktan korkmazmýþ. Bilcümle yaratýðýn hiç düþmaný yokmuþ. Sonra, sevdiði kadýn uðruna Dünya’ya düþen Âdem’in kusmuðundan zehir aðacý bitince… O aðacýn kokusu, çiçekleri, yapraklarý, dallarý, meyveleri tüm Âdemoðullarýyla mahlûkata ve de nebatata düþmanlýk hissi vermiþmiþ. Ýþte o gün… Hayvanlarýn insanlarý, insanlarýn hayvanlarý yok etmeye baþladýðý gün; güneþin, rüzgârýn, denizin, akarsuyun, gece karanlýðýnýn, gündüz aydýnlýðýnýn, tüm renklerin ve de kokularýn katledildiði; çiçeðin boynundan koparýldýðý gün gelmiþ… Korku oturmuþ tüm mahlûkatýn içine…”

-Gerçekten masal gibi… Peki, tarihi bir romanýn içinde böylesine masalýmsý anlatýmlara gerek var mýydý?
Mehmet Bican:Vardý! Çünkü ailemizin Çerkes Eniþtesi Refik Bey korkusu yüzünden aklýný yitirmiþti. Korkusuz bir kahraman olan bu adamý korkak, pýsýrýk yapan ve de akýl hastanesine gönderen sebepleri anlatýrken, böyle bir yol izlemem benim için çok önemliydi. Bunu baþardýðýmý sanýyorum. Yani, gerçek ama masalýmsý bir roman…

-Refik Bey romanda tek baþýna deðil herhalde…
Mehmet Bican: Hayýr. Refik Bey, tarihin bir dönemine ýþýk tutan yaþanmýþlýklarýnýn yaný sýra piþmanlýklarý, içsel hesaplaþmalarý ve de acýlarýyla yaþarken çok sevdiði eþi, çocuklarý da yanýnda. Ben de yanýndayým.

-Gerçekten mi?
Mehmet Bican:Evet. Ailede Çerkes Eniþte diye anýlan Refik Bey, halamýn eþidir. Yunanistan’dan Türkiye’ye göç edince tanýdým onu. Zaten o günkü anýlarým zorladý beni, bu romaný yazmaya…

-Baþka kim var romanda?
Mehmet Bican:Çerkes Eniþte’nin yaný sýra Mutaf Âmed adlý kahramanýn, özellikle eþi Hanfe Gadi ve yakýnlarýnýn yaþam öyküleri de öne çýkýyor. Meselâ, Mutaf Âmed babam, Hanfe Gadi de annem…

-Bu kahramanlarýn romandaki konumu ne?
Mehmet Bican:Mutaf Âmed eþi ve çocuklarýyla, Ýkinci Dünya Savaþý günlerinde Þapçý’yý iþgal eden Bulgar askerlerinin zulmünden kaçarak, Türkiye’ye göç eder. Özlemle koþtuklarý Türkiye’de savaþ yýllarýnda yaþadýklarý yoksulluk ve sefalet, Hanfe Gadi’yi dönemin Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü’ye düþmanlýk beslemesine neden olur. Ayný þekilde, eniþtesi Refik Bey de, Yunan Ýþgali sýrasýnda yaþadýklarýndan dolayý Ýsmet Paþa’dan nefret etmektedir. Þapçý’dan sonra yollarý Ýstanbul’da kesiþen Hanfe Gadi ile Çerkes Eniþte, Türkiye’de cehennemi yaþadýklarýný, cennetin Yunanistan’ýn Þapçý kasabasýnda kaldýðýný haykýrmaktadýrlar.

-Çerkes Eniþte romanýnda dönemin baþkaca olaylarýnda da söz ediyor musunuz?
Mehmet Bican:
Evet. Mutaf Âmed ve Çerkes Eniþte ailelerinin yaþam öyküleri anlatýlýrken, 1920–1965 aralýðýnda Yunanistan ve Türkiye’deki geliþmeler de söz konusu… Özellikle Türkiye’de o dönemde yaþanan bazý olaylara gönderme yapýyorum. Ýkinci Dünya Savaþý günleri, Kore Savaþý, 6–7 Eylül olaylarý, 22 Þubat ve 21 Mayýs ihtilal giriþimleri, Baþbakan Ýsmet Ýnönü’ye suikast olaylarý da var. Bu olaylarýn anlatýmý dolayýsýyla roman bir belgesel özelliðe de bürünmektedir.

Tam 35 yýl sonra…

-Çerkes Eniþte Yunanistan’dan Türkiye’ye göçüyor… Yýllar sonra…
Mehmet Bican: Evet, 35 yýl sonra…

-35 yýl sonra Yunan vatandaþý olarak Türkiye’ye göç ediyor. Mutaf Âmed ve ailesi de Yunanistan’dan göçüyor. Bu kurgusu dolayýsýyla romana bir göç öyküsü diyebilir miyiz?
Mehmet Bican:
Aynen öyle… Zaten bu romanýmý, yaþanan göçlerin acýlarýný, terk edilen topraklarýn yangýnýný, vatan hasretini son nefesine kadar yüreðinde taþýyanlarýn cennet bildikleri yere varmak yolundaki çabalarýnýn nasýl bir aðýr bedele dönüþtüðünü; kýsaca göçlerin, muhacirliðin ne demek olduðunun altýný çizmek için yazdým.

-Ama sanýyorum, Çerkes Ethem gerçeðini de tartýþmaya açýyorsunuz… Hemen soruyorum: Çerkes Ethem bir hain miydi, yoksa bir vatansever mi?
Mehmet Bican: Ben de hemen cevap veriyorum: Romaným tarihi bir gerçeðin aynasýdýr. Çerkes Ethem ve çevresindekiler hain deðil, birer kahraman, vatanseverdi! Dilerim “Çerkes Eniþte” romaný bu konuyu yeniden gündeme taþýr ve gereðince tartýþýlmasýný saðlar.





 
 
Metin Soylu'nun hangi kitabýný daha baþarýlý buluyorsunuz?
Hepsi
Afet Okulu
Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir
Piri Reis Haritasý'nýn Þifresi
  
 
 

 

ANA SAYFA YAZAR HAKKINDA K�TAPLAR ELE�T�R� CEVAP KONFERANSLAR AFET OKULU R�PORTAJLAR �LET���M
Siteden yararlan�rken gizlilik ilkelerini okuman�z� tavsiye ederiz.
� 2024 T�m haklar� sakl�d�r.
�zinsiz ve kaynak g�sterilemeden yay�nlanamaz.


�izginet & Mehmet CAN